28 Mayıs seçimlerinden galip çıkan Erdoğan’ın başarısı dünyada konuşulmaya devam ediyor.
ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, seçim sonuçlarını TRT Haber’e değerlendirdi.
Büyükelçi Jeffrey, ABD Lideri Biden’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tebrik eden telefon görüşmesinin içeriğinin çok değerli olduğunu kaydetti.
“Öncelikle yüzde 90’lık olağanüstü katılım gösteren Türk halkını tebrik ediyorum. Seçimi kazanan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve Meclis’te çoğunluğu sağlayan partisini de tebrik ediyorum. Bu, tek bir yönetimin olacağını gösteriyor. önümüzdeki 5 yılda Avrupa’da ve burada Washington’da Erdoğan ile Biden yönetiminde büyük bir sürtüşme ve Türkiye ile AB arasında bazı bahisler vardı.
Bu nedenle ABD yönetimi olmasa da bazı uzmanlar Erdoğan’ın popüler olmadığını ve seçimi kaybedeceğini düşünüyorlardı. AK Parti’nin bir miktar oy kaybetmesine rağmen Meclis’te yeniden çoğunluğu elde etmesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir dönem daha seçilmesi ihtimalini göz ardı etmedim.
Çünkü Erdoğan faktörü malum. Türkiye’ye son ziyaretimde duyduğum şey, her kesimden, her sınıftan insanın temel olarak ülkenin son 20 yılda büyük ilerleme kaydettiğinin altını çizdiğiydi. Bu yüzden bekleyip görmemiz gerektiğini düşündüm. Bekledik ve gördük. Gördüğümüz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir başka zaferiydi.”
BİDEN, ERDOĞAN İLE İLİŞKİLER GELİŞTİRMEK İÇİN BİR FIRSAT GÖRÜYOR
Jeffrey, Türkiye’nin son yıllarda attığı adımların bölgede jeostratejik bir oyuncu olduğunu gösterdiğine dikkat çekti.
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son yıllarda bölgedeki birçok ortağımız ve dostumuz, Körfez ülkeleri, İsrail ve Mısır ile ilişkilerinde gösterdiği inanılmaz diplomatik değişim, Türkiye’nin Orta Doğu ve Avrupa’da gerçekten önemli bir jeostratejik oyuncu olduğunu göstermiştir.
Özellikle Rusya’yı, İran’ı ve çeşitli terör gruplarını kontrol etme hedefleri bizimkilerle örtüşüyor. Ancak, karmaşık bir ilişkimiz olduğu düşünüldüğünde, Başkan Biden’ın (Türkiye ile) nişanlanması gerektiğini düşündüğünü düşünüyorum.
Biden’ın Türkiye’deki seçimlere katılımdan çok etkilendiğini düşünüyorum. Nispeten iyi seçimin de önemli bir faktör olduğunu düşünüyorum. Ama tabii ki her şey NATO ittifakıyla ilgili. Ve uluslararası düzene yönelik zorluklarla mücadele etmekle ilgili. Başkan Biden’ın tüm bunları Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilişki kurmak için bir fırsat olarak gördüğünü düşünüyorum.”
“ERDOĞAN’DA AURA KILIÇDAROĞLU YOK”
Büyükelçi Jeffrey, Türk halkının Erdoğan’ı tercih etmesindeki ana faktörün tecrübeli ve kendini kanıtlamış lider olduğuna dikkat çekti.
“Bakın sonuç nispeten yakındı, yüzde 4’lük bir fark vardı. Nüfusun yarısından biraz fazlası Cumhurbaşkanı Erdoğan’a oy verdi. Yani oylarınız bölünmüş durumda. Bu Amerika’da alışılmadık bir durum değil.
Türkiye’de alışılmadık bir durum değil. Demokrasi böyle işler. İnsanlar muhtemelen birden fazla durumda yönetim pozisyonunda kendini kanıtlamamış olan deneyimli lidere yaklaştı. Karşısında yöneticilik görevinde kendini kanıtlamamış biri vardı.
Kılıçdaroğlu, Erdoğan’da kanıtlanmış deneyimli bir lider havasına sahip değil.
“ERDOĞAN KARŞISINDAKİ MUHALEFETİ DESTEKLEDİĞİMİZİN İŞARETİNİ GÖNDERMEK ZORUNDA KALMADIK”
Seçim sürecinde Amerikan basınında ve kanaat kuruluşlarında muhalefet yanlısı yazı ve yorumlar tepki topladı.
Büyükelçi Jeffrey, buna gerekçe olarak ABD’deki tek yanlı eğilime sahip Türk analistlerin çoğunluğunu gösterdi.
“Uzmanlar ve analistler normalde Türkiye’yi en iyi tanıyanları, yani Türkleri dinler. Washington’daki pek çok Türk analist Kılıçdaroğlu’nu hararetle destekliyordu. Bu nedenle analizde yönetim değişikliği umudunu gördünüz.
Diğer bir sebep ise; Bakın son iki güne kadar Kılıçdaroğlu biri hariç tüm anketlerde favori gösteriliyordu. Dolayısıyla buradaki analizler muhtemelen Sayın Kılıçdaroğlu’na yönelik fazla taraflı olmuştur. Ancak halkın oyu sandıklarla çelişiyordu.
Öncelikle Lider Biden’ın Kılıçdaroğlu’nun kazanması için çalıştığını düşünmüyorum. Lider Biden’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’la doğru düzgün bir bağ kurmak için çok çalıştığını düşünüyorum.
Bence bunu araştırmalıyız. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı muhalefeti mutlak ve mutlak olarak desteklediğimize dair bir sinyal göndermeye çalışmıyorduk.”
