Arap basınında geçen hafta: ‘Sudan’ın bir halk devrimine ihtiyacı var’
Sudan’daki gelişmeler geçtiğimiz hafta Arap dünyasının gündemine bomba gibi düştü. Darfur’da eski rejimin kullandığı paramiliter güçlerin devamı niteliğindeki Çabuk Takviye Güçleri adı verilen milis güçleri ile devlet ordusu arasında yaşanan çatışmalar, ülkeyi iç savaşın eşiğine getirdi.
Ülkedeki gelişmelerle ilgili Arap medyasında yer alan yorumlara baktığımızda bu çatışmaların sadece bir iktidar mücadelesi ve askeri darbe girişimi olmadığını görüyoruz. Bazı taraflara göre Birleşik Arap Emirlikleri’nin desteklediği Acil İkmal Güçleri, ülke yönetimini ele geçirmek için orduya karşı darbe girişiminde bulundu. Bazı yorumlara göre Sudan’da devrilen Ömer El Beşir rejiminde faaliyet gösteren İslamcı hareketler, önümüzdeki dönemde ülkede kurulacak dengelerde yer alabilmek için en büyük tehdit olarak gördükleri Hızlı Destek Güçlerini devre dışı bırakmaya çalışıyor. dönem, ordu aracılığıyla ve bu, bu planın bir parçasıdır.
Bir yanda ordu, diğer yanda paramiliter güçlerin temsil ettiği çatışmanın arkasında kuşkusuz farklı dinamikler, dış etkenler ve istikrar var. Arap gazetelerinde yer alan bazı yorumlara göre, bu olayların arkasında kim olursa olsun kesin olan tek şey, ülke yönetiminin sivillere devrinin yeniden kesintiye uğradığı ve sivil yönetimin kurulmasına yönelik beklentilerin yeniden kesintiye uğrayacağıdır. farklı çatışmalara kurban olun.
‘SON OLAY ÇOK ÖNCEDEN BEKLENİYORDU’
Tüm dünya Cumartesi sabahı Sudan’ın başkenti Hartum’da karşılıklı ateş açma, stratejik noktaların ele geçirilmesi, ordunun ortasında tehlikeli askeri çatışma ve Hızlı Takviye Güçleri haberleriyle uyandı.
Bu korkunç gelişmeler birçok kişiyi şok ederken, bazı kesimler tarafından da beklenmiyordu. Daha önce böyle tehlikeli olaylar yaşanmamış olsa da bu gerilim daha önce de vardı ve son gelişmelerin yaşanacağının sinyallerini veriyordu. Sadece ne zaman olacağı tahmin edilmiyordu.
Sudan’da yaşananları anlamak için öncelikle tarafları tanımak gerekiyor. Bu taraflardan biri de Sudan’ın resmi ordusu. Görevi, ülkeyi ve toprak bütünlüğünü her türlü dış tehdide karşı korumak ve güvenliğini sağlamaktır.
Çabuk Takviye Kuvvetleri’nin kökenleri, 2003 yılında Darfur’da Sudan hükümeti adına savaşan Cancavit kuvvetlerine, 2013 yılında kuruluşu resmen ilan edilene kadar dayanmaktadır. 2013 yılında yapısal olarak yeniden yapılanarak Milli İstihbarat ve Güvenlik Komutanlığına bağlı hale getirilmiştir.
Sudan’daki mevcut durumdaki gerilim, Muhammed Daglo Hamidati’nin yaptığı açıklamayla su yüzüne çıktı. Hamidati yaptığı bu açıklamada, El Burhan’ın 2021’de aldığı kararların büyük kısmının sivil hükümeti iktidardan uzaklaştırdığını ve burada Ömer El Beşir liderliğindeki eski rejimin yeniden iktidara gelmesi için bir çıkışın hedeflendiğini belirtti. ( Yaser Necdi / Suudi El Sabaq Gazetesi)
“SUDAN’IN BİR HALK DEVRİMİNE İHTİYACI VAR”
Sudan’da, Sudan’ın başkenti Hartum ve diğer birçok bölgede ordu birlikleri ile General Muhammed Daglo (Hamidati) Hızlı Destek Güçleri olarak adlandırılan milis güçleri arasında çatışmalara ilişkin farklı haberler geliyor. Her iki taraf da bazı havaalanları ve TV binaları gibi stratejik noktaları kontrol ettiklerine dair açıklamalar yapıyor.
Sudan gibi ekonomik çöküşün, ordu-sivil güç mücadelesinin, ordu içi bölünmelerin, devlete güvensizliğin yaşandığı bir ülkede bu son gelişmeler beklenen gelişmelerdi. Hele askeri yapıda iktidarı gasp eden bir ikiliğin olduğu ve ABD, İsrail ve diğer dış müdahalelerin bu partileri desteklediği koşullarda.
General Daglo’nun (Hamidati) 2019’da Ömer El Beşir rejimini devirmek için iş birliği yaptığı Abdulfettah el-Burhan’ı devirmek için uzun süredir planlar yaptığı çok açık. 100 bin, yıllık geliri 10 milyar dolar olan altın üretimini ve ticaretini ailesiyle birlikte kontrol ediyordu.
Her iki general de (Al Burhan ve Hamidati), 2021’de hükümetin sivillere teslim edilmesini önlemek için komplolara katıldı ve vaatlerini yerine getirmek yerine ihanet etti. Bunu ABD ve İsrail’in desteğiyle yaptılar.
Sudan’daki askeri kuruluş, dünyadaki en yozlaşmış kurumlar arasında yer alıyor. Ordunun komuta kademesi, ABD’nin daha önceki vaatlerine aldanarak Sudan topraklarının büyük bölümünün kaybına neden oldu. Ülkeyi bölmeyi kabul ettiler ve petrol zengini Güney Sudan ülkeden ayrıldı. Ancak ABD’nin Sudan’ı teröre destek veren ülkeler listesinden çıkarma vaatleri karşısında ordunun başındakiler önceki hatalarından ders almamış ve İsrail ile ilişkilerin normalleşmesini kabullenmişlerdir.
Tüm bu felaketlerin en büyük sorumlusu, askeri darbeler ve generallerinin güç mücadeleleri sonucunda ülkeyi bugünkü çöküntü ve parçalanmış duruma getiren Sudan ordusudur. Bu nedenle, bu askeri kurumu devirmek için bir halk devrimi gerekli ve tüm generaller vatana ihanetten adalete teslim edilmelidir. ( Rai Al Youm Gazetesi/ Editörden)
‘SÜRECİN ARKASINDA İHVAN MI VAR?’
Beklendiği gibi Sudan ordusu ile Çevik Kuvvetler arasında çatışma çıktı. Buradaki en değerli soru, bu kanlı gelişmelerin arkasındaki gerçek gücün kim olduğudur. Çevik Kuvvet tarafından yapılan açıklamalarda, ordunun başkent Hartum ve çevresinde başta olmak üzere kendisine ait birlik merkezlerini kuşattığı ve bunlara yönelik saldırılar düzenlendiği belirtildi. Olayların ve çatışmaların gösterdiği şey, asıl amacın bir anda ordunun ezeli rakibi haline gelen Hızlı Destek Gücü olduğudur. Ordunun açıklamalarına bakıldığında, söz konusu birliklerin orduya karşı isyancı bir yapıya dönüştüğü belirtildi. Ancak çatışmada üçüncü bir taraf da ortaya çıktı. Son halk ayaklanmasında devrilene kadar ülkeyi 30 yıl yöneten Ulusal Kongre Partisi’nin (Müslüman Kardeşler) internet kaynaklarından da bu anlaşılıyor. Bu kanallarda neler olacağına dair net çıkarımlar yapılıyor ve yeniden yönetime seçilme niyetleri açıklanıyor. İslamcı çevrelerdeki aktivistlerin yazdığı bazı kanallarda, Şûra-ı Hükümdarlık Divanı Başkanı Abdulfettah El Burhan’ın tutuklanabileceği ve yerine başka bir askeri komuta timinin atanacağına dair işaretler veriliyor.
Bütün bunlardan çıkardığımız sonuç, bugün Sudan’da yaşananlardır; Müslüman Kardeşler’in takviye edilmesiyle en büyük tehdit olarak görülen Muhammed Hamidati’yi (Çabuk Destek Güçleri Komutanı) ortadan kaldırmaya yönelik bir askeri darbe girişimidir.
Şu an yaşananların arkasında İslami Hareketin olduğu kesindir ve buradaki amacı Abdülfettah El Burhan’ın yeni dönemde oluşturmaya çalıştığı dengelerde yerini almaktır. Bunun en değerli kanıtı, Çevik Kuvvet’in tüm adımlarının bugüne kadar bilinen ordu mekanizması içinde ve resmi emirlerle atılmış olmasıdır. Bu, Hızlı Destek Kuvvetleri tarafından herhangi bir isyan olmadığını göstermektedir.
Bu noktada özellikle başkent Hartum’da ve Çevik Kuvvet Birliklerinin konuşlandırıldığı her şehirde çatışmalar yaşanıyor ve bu şu soruyu akla getiriyor: Şimdi ne olacak? Hamamidati’nin dediği gibi – ve ne derse desin, çoğu Sudanlı aynı şeyi düşünüyor – kesin olan şu ki El-Burhan süreci Müslüman Kardeşler’in istediği şekilde yönetti. (Tarık El Şeyh / Al Arabi Al Jadid Gazetesi)